Venöz Tromboemboli: Risk Tanılaması Ve Önlenmesinde Hemşirenin Rolü
Venöz tromboemboli (VTE), derin ven trombozu (DVT) ve pulmoner emboliden (PE) kaynaklanan klinik tablodur. VTE, önlenebilir bir durum olmasına rağmen, hastanede yatan hastalar arasında en yaygın görülen, morbitite ve mortalite artışına neden olan bir komplikasyondur. DVT, derin venlerde kan akımının kısıtlandığı zaman görülen trombüstür. PE ise, parçalanan trombüsün akciğerlere ulaşması sonucu meydana gelir ve ani ölümlere neden olur (AORN, 2011; Collins vd., 2010). Türkiye’de, VTE prevalansına yönelik çalışma sonuçları bulunmamakla beraber, Amerika’da, yıllık 300.000 VTE vakası bildirilmiştir (Worel, 2009). DVT, sıklıkla ameliyat sonrası gizli seyretmekte, PE’ye neden olmaktadır. PE, hastane ölümleri arasında üçüncü sırada görülmektedir. Yıllık 250.000 DVT hastasında, 25.000 ölüm gerçekleşmektedir (Altom vd., 2012). Günümüzde VTE yönetimindeki gelişmelere rağmen, VTE prevalansının arttığı görülmektedir. Bu durum, yaşam süresinin uzaması, daha karmaşık cerrahi işlemler, kanser, kalp ve solunum hastalığı gibi VTE’de hazırlayıcı faktör olan hastalıklara sahip hastaların, yaşam sürelerinin uzaması gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır (Cantrell vd., 2007).